Gübre
Gübre, bitkilerin yeteri kadar büyümesi ve beslenmesinde ihtiyaç duyulan mineralleri sağlamak için toprağa dışarıdan insan eliyleverilen madde olarak tanımlanmaktadır. Kullanılan gübre genel olarak bitkinin topraktan ve sudan ihtiyacı olan besinleri almasını sağlar. Topraktan yeteri kadar beslenen bitkilerin kök oluşumunu ve gelişimini tamamlaması, daha çabuk olgunlaşması ve daha verimli olması daha çok ürün elde edilmesi gübrenin faydaları arasında sayılabilir.
Organik Gübre
Organik gübre, organik yollar ve kaynaklar ile elde edilen ve bitkinin toprak içerisinde alması gereken besinlerin, toprağının yapısının bozulmadan aktarılmasını sağlayan gübrelere denilmektedir. Bu gübreler çevre dostudur. Toprak içerisinde yer alan ve aynı zamanda bitkiler için oldukça faydalı olan mikroorganizma canlıları bir yanda beslerken aynı zamanda da, toprak yapısı üstünde de iyileştirme sağlamaktadır.
Bitkilerden ve hayvanlardan elde edilen gübreler organik gübre olarak adlandırılır. Organik gübreler, bitkinin kök gelişimini ve olgunlaşmasını sağlayan azot ve fosforu temin eder. Daha yavaş etkili oldukları ve suda az çözündükleri için tohumlara ve filiz köklerine zarar vermezler. Bu nedenle sebze ve çiçeklerde daha fazla tercih edilirler. Organik gübrelerin bir diğer özelliği ise, topraktaki organik madde oranını artırması ve toprağın fiziksel özelliklerini düzenlemesidir. En önemli organik gübre çeşitleri; ahır gübreleri, kompostlar ve yeşil gübrelerdir.
Doğal Gübre
Doğal gübre, hem bitki hem de tarım ürünlerinin iyi bir şekilde büyüyebilmesi ve de beslenebilmesi adına gerekli mineralleri içinde bulunduran yapıya denilmektedir. Bu madde, bitkinin toprak ile arasında daha iyi bağ kurmasını sağlamaktadır. Hayvanların attıklarından fosillere yahut ta başka doğal yollar ile kullanılarak elde edilen gübreler, doğal gübredir. Tarım ürünleri üretiminde doğal gübrenin kullanılması, önemli bir yer tutmaktadır.
Gübre Ne Zaman Atılır?
Gübre verme zamanı tohumun çimlenmesi esnasında toprakta eksik bulunan besin maddesine göre belirlenmelidir. Genel olarak iklim ve toprağın türüne göre gübre çeşitleri ve kullanım zamanları değişiklik gösterir. Organik gübrelerin toprağa sonbaharda verilmesi daha uygundur. Yapay gübreler besinleri tekli ve çoklu olarak içerdikleri için ekim sırasında ya da hemen sonrasında uygulanmalıdır. Daha erken verilmesi durumunda zamanla toprakta kaybolabilmektedir. Geç verilmesi durumunda gübre toprakta kalacağı için bitki besin maddelerinden yararlanamamaktadır. Yapay gübre çeşitlerine göre gübre zamanı değişiklik gösterir. Fosfat ve potasyumlu gübreler tarla bitkilerinde ekimden, meyve ağaçlarında ise sürgünden hemen sonra kullanılır. Gübre programı bitkinin ihtiyaç duyduğu dönem ve verilecek gübrenin kaybolma riski düşünülerek azot, fosfat ve potasyum için değişik dönemler seçilmelidir. Yılın ilk gübrelemesinde önerilen fosfatlı ve potasyumlu gübrelerin tamamı, azotlu gübrenin ise yarısı verilmelidir. Azotun diğer yarısı iki ya da üç ay sonra sulamadan hemen önce toprak karıştırılarak uygulanmalıdır.
Gübre Fiyatları 2022
Gübre fiyatları 2022 araştırmaları, tarım ile uğraşan kişiler tarafından kişiler başta olmak üzere birçok kişi tarafından araştırılıyor. Peki Amonyum Sülfat, Can Üre gübre fiyatları ne kadar?
Gübre fiyatları 2022 ne kadar oldu? Son zamanlarda çiftçilerin en büyük sorunlarından biri gübre fiyatları olmaktadır. Artan fiyatlar çiftçiyi zorlamakta ve tarım faaliyetlerini olumsuz olarak etkilemektedir. Peki güncel gübre fiyatları 2022 ne kadar oldu? Bu yazımızda gübre fiyatları hakkında çeşitli bilgiler vereceğiz.
Güncel gübre fiyatları
Gübre fiyatları her gün hatta her saat değişik oranlarda değişiyor. Yaklaşık bir rakam söyleyecek olursak üre gübre 5000 - 13.000 TL arası fiyatta. Can gübresi ise 5000 - 7500 fiyat bandında. Son olarak amonyum sülfat 6000 TL/Ton fiyatında satışa sunuluyor. Bu fiyatlar firmadan firmaya değişiklik göstermekte ve yaklaşık tahmini rakamlardan oluşmaktadır. En doğru fiyatı bulmak için çeşitli firmalar ile görüşmenizi tavsiye ederiz. Bu sayede daha uyguna gübre almanız mümkün olacaktır.
Üretici fabrika’dan alınan yeni listeye göre bazı gübrelerde fiyatlar şöyle:
Amonyum Sülfat gübre fiyatları: 7200 TL/ton
Can gübre fiyatları: 7500 TL/ton
Üre gübre fiyatları: 13000 TL/ton
Nitro-Power gübre fiyatları: 11000 TL/ton
DAP gübre fiyatları: 12500 TL/ton
15.15.15 gübre fiyatları: 9400 TL/ton
Perakende gübre fiyatları
Tarım ile uğraşanların yanı sıra hobi amacıyla çiçek ve bitki eken kişilerde ara ara gübre ihtiyaç duyuyor. Bu sebeple bu kişiler, tonlarca gübre almak yerine daha az miktarda gübre ihtiyaçlarını genel olarak internet üzerinden karşılıyorlar.
Gübre fiyatları neden yüksek?
Gübre fiyatları artan hammadde maliyetleri ile son zamanlarda adeta uçtu diyebiliriz. Bu artış sebeplerinden bir diğeri ise piyasadaki uyanık kişiler olmaktadır. Bu kişiler piyasadaki krizi fırsat bilip çeşitli yollar ile fiyatlara etki ediyor. Halk ise artan fiyatların sebebini sadece piyasada arıyor. Ancak bu fahiş fiyatların bir numaralı sebebinin bu gibi uyanık kişi ve kişilerin olduğunu belirtmemizde fayda var.
Hümik Fülvik Asit Nedir?
Hümik fülvik asit, toprak ve bitkiler için yaşamsal öneme sahip besin maddelerini, vitaminleri ve iz elementleri doğal (organik) formda içeren maddelerdir.
Hümik fülvik asitin tanımı humus kelimesinden gelmektedir. Romalılar humus kelimesini toprağı ifade etmede kullanmıştır.
Humus kelimesi bazı toprak bilimcileri tarafından “toprak organik maddesi” şeklinde de kullanılmıştır.
Bu anlam topraktaki hümik asitleri içeren tüm organik maddeleri kapsamaktadır. Toprak organik madde kavramı genellikle bitki ve hayvan dokuları, toprak biyokütlesi, hümik maddeler ve canlı organizmalar tarafından sentezlenmiş tüm organik maddeleri içermektedir. Hümik asitler kolloidal maddelerdir ve kil gibi hareket etmektedirler
Birçok toprak bilimcisi organik maddenin içerdiği inorganik besin içeriklerini serbest bırakarak toprağın verimliliğini etkilediğini düşünmüştür.
150 yıldan fazla zamandan beri organik kimya hakkında birçok şey öğrenildi.
Günümüzde toprak organik maddelerinin, özellikle hümik asitlerin faydalarının çoğu bilimsel olarak ispatlanmıştır.
Hümik fülvik asitler toprağın kimyasal, fiziksel ve biyolojik özelliklerini etkileyerek bitki gelişimine yardımcı olmaktadırlar.
Hümik fülvik asitlerin besleyici fonksiyonları özellikle makro ve mikro besin elementlerinin bitkiye geçişinde ortaya çıkmaktadır.
Hümik fülvik asitlerin biyolojik etkileri ise daha çok mikroorganizmaların aktivitelerini arttırılmasında görülmektedir.
Fiziksel ve kimyasal olarak ise iyi toprak yapısı oluşturmada, toprağa süzme kolaylığı sağlamasında, havalandırmada, nem tutmada, toprağın iyon değişiminde ve toprağın tamponlanmasında hümik asitler önemli roller oynamaktadırlar.
Toprağın bitkiler tarafından kullanışlı hale gelebilmesi için toprağın hümik asit içeriğinin oldukça yüksek olması gerekmektedir.
Fakat hümik fülvik asit etkinliği ve faydaları topraktan toprağa değişmekte olup iklim ve ekim tarihi gibi çevresel şartlara bağlı kalmaktadır.
Teknik Tarımda Hümik Fülvik Asit Kullanımı
Profesyonel tarım arazilerinde kullanılan Hümik ve Fülvik Asitin bitkiye faydaları başlıklar halinde aşağıdaki gibidir:
Mahsul verimini ve kalitesini arttırır
Farklı azot formları ile bitkiyi destekler.
Toprak yapısını ve su tutma kapasitesini artırır.
Yararlı toprak mikroorganizmalarını artırır ve uyarır.
Toprak katyon değişim kapasitesini (CEC) artırır
Gübrelerin etkinliğini arttırır ve besin kayıplarını azaltır.
Kök gelişimini destekler.
Bitkilerin besin alımını arttırır.
Alkali topraklardaki mikro elementler için doğal bir şelatör görevi görür ve bitkiler için besin emilimini artırır.
Kuraklık ve / veya pestisit uygulaması ile stresi azaltır
Tohum çimlenmesini arttırır.
Topraklardaki herbisitlerin ve toksik maddelerin kalıntılarını azaltır.
Nitrat sızıntısını önler
% 100 azotun bitki için hazır olmasını sağlar.
Hümik Fülvik Asit Toprak Düzenleyici Gübrelerin Bitki yapısına etkisi;
Hümik asitler ile “auxin” (hücrenin gerilip uzaması, bölünmesi gibi birçok değişik fonksiyonu düzenleyen çeşitli bitki hormonları) tipi reaksiyonların varlığı üzerine birçok makale yazılmıştır.
Hümik asitlerin tohumun çimlenme kapasitesini arttırdığını ve bitkilerin vitamin içeriğini çoğalttığını bildirmişlerdir. Hümik asitlerin tohumun çimlenmesini etkilemesi bitkinin köklerini etkilemesine benzemektedir.
Su ve besin maddelerini taşıyan hümik asitler, tohumun gözeneği boyunca çekilmekte ve çimlenmenin başlaması için tohumu uyarmaktadır. Tohumdaki nakil için gerekli mekanizma, indolbütirik asitin mekanizmasına benzetilmektedir.
Hümik asitler tohumun yanında kök sistemini ve üst aksamı da uyarmaktadır.
Kök gelişimindeki ilerleme bitkinin veriminin artmasındaki en önemli etkendir. Kristeva vejetasyonun erken safhalarında bitkiye geçen hümik asitlerin polifenol kaynağı olduğunu ve bunun da solunum katalisti vazifesi yaptığını tespit etmiştir.
Bu bitkinin yaşama aktivitesini arttırmasına neden olmaktadır.
Örneğin; enzim sistemleri yoğunlaşmakta, hücre bölünmesi hızlanmakta, kök sistemleri büyük gelişim göstermekte ve kuru madde verimi çoğalmaktadır.
Hümik asitli gübreler doku besin dengesi, besinin bitki organlarına transferi, üst aksam ve kök gelişimi, ürün verimi ve kalitesi için dikkate değer etkiler elde etmektedirler.
Özellikle hümik asit içeren bu tür gübreler organik maddece fakir topraklarda daha etkilidir.
Hümik asitlerin verildiği bitkilerin karakterleri özellikle kumlu topraklarda kök gelişimi açısından diğerleri ile kıyaslandığında çok büyük farklılıklar göstermektedir.
Hümik Fülvic Asit Tarihçesi
Romalılar humus kelimesini toprağı ifade etmede kullanmıştır.
Bu ifade daha sonraları toprağın organik maddesine, komposta ve organik maddenin değişik kısımlarına uygulanmıştır.
İlk olarak humusu çürümüş organik madde bağlamında 1761’de Wallerius tarif etmiştir. Fakat humusun oluşum mekanizmasını ve kimyasal doğasını ilgilendiren ilk düşünceler oldukça belirsizdi. Sıkça belirtilen düşünce humusun toprakta veya kompost yığınında bitki kaynaklı hümikleşme işlemi ile üretilen kompleks bir yapıya sahip olması idi.
“Hümik asitleri” ilk olarak 1786’da Achard rapor etmiştir. Achard hümik asitleri turbadan (peat) elde etmiştir. Hümik asitlerin bitkilerden elde edilmesi Vanquelin tarafından 1797’de gerçekleştirilmiştir.
De Saussure 1804’te humus homojen bir madde olmadığını belirtmiştir. Fakat bu kolayca uzaklaştırılabilen değişik kompleksler içermektedir. Sprengel 1820’lerin başında hümik asitlerin kimyasını araştırmaya başlamıştır. Sprengel bu maddeleri bir alkali topraktan elde etmiştir. Hümik asitlerin basit şekerlerden elde edildiğini savunan Sprengel’in bu düşüncesi 40-50 yıl öncesine kadar damgasını hümik asitler dünyasına vuracaktır. Fakat 1870’li yıllarda hümik asitlerin şeker içermeyen maddelerden de elde edilebileceğini belirten görüşler ortaya atılmıştır. Braconnot asite nişasta ve sakroz ilave edip hümik asite benzer koyu renkli çökelekler oluşturmuştur. Suni ‘ulmin’ olarak tanımlanan maddeyi hazırlamak için değişik çalışmalar gerçekleştirilmiş ve bu amaçla sakroz yerine glukoz denemiştir.
Mulder 1839’da selülozu sentetik hümik asite dönüştürmüştür. Fakat 1800’lü yılların ortalarında hümik asitlerin kimyasal formüllerle karakterize edilmesi ile polisakkaritlerden veya şekerlerden oluştuğu görüşü zayıflamaya başlamıştır.
Hümik asitlerin polisakkaritlerden geldiği fikri kömür üzerine araştırma yapan Gortner ve Marcusson gibi araştırmacılar tarafından tekrar gündeme alınmıştır. Bu araştırmacılar çalışmalarına ışık tutan düşünceyi kömür ve hümik asitlerlerdeki “furan” yapısından almışlardır.
Yine kömür araştırmacıları olan Fischer ve Schrader 1921’de mikroorganizmaların polisakkaritleri hızlıca tükettiklerini göstermişlerdir. Onların görüşü; ligninin yavaşça bozulmasının hümik asitin oluşumu ile doğrudan alakalı olması şeklindeydi.
Waksman yazdığı “humus” isimli kitabında hümik asitlerin oluşumunu ligninin mikrobiyal değişimi ile ilişkilendirmiştir. 1950’de ligninin mikroorganizmalarca değiştirildiği fikri hakim teori olmuştur. 1950’lerin sonunda gaz kromatografi (GC) ve GC-MS hümik asit tayinlerinde oldukça popüler cihazlar olmuşlardır. 1970’lerde hümik asitlerin tayininde KBr IR ve solid-state NMR çalışmalarına hız verilmiştir. Fakat bu çalışmalar hümik asitlerin alifatik olabileceklerini göstermiştir.
Lignin teorisini destekleyen bir grup araştırmacı 1982’de Uluslararası Hümik Maddeler Topluluğunu (IHSS)[1] kurmuşlardır. IHSS hümik asit araştırmalarında koordinasyonu sağlamak için kurulmuştur. IHSS özellikle standart hümik asit numuneleri toplamaktadır.
Buradaki amaç araştırmacıların verilerinde olabilecek değişikleri en aza indirmektir. 1980’li ve 1990’lı yıllar boyunca her artan gelişme ile birçok araştırmacı hümik asitlerin en azından bir kısım alifatik gruplar içerdiğini kabul etmeğe başlamışlardır. Susic 1991’de yaptığı araştırmasında yosunlarda, mantarlarda ve lignin içermeyen çürümüş meyvelerde yüksek oranda hümik asitler olabileceğini göstermiştir. Bu sonuçlar ABD Kuzey-Doğu Üniversitesi[2] hümik asitler araştırma grubu tarafından da destek bulmuştur. Ghabbour ve arkadaşları “pilayella littoralis” isimli bir canlı algiden (bir tür yosun) hümik asit elde etmişlerdir. Ayrıca, insan ve hayvanların midesinde hümik asit olduğunu tespit etmişlerdir. Hariri ve arkadaşları hümik asitlerin kanla beraber sirküle olduğunu ve karaciğerde metabolize olduğunu göstermişlerdir. Rıdvan ve arkadaşları hümik asitler ağız yolu ile hayvanlara verildiği zaman vücuda giren ağır metallerin zararlarının azaldığını ve tarım ilaçlarının olumsuz etkilerini bertaraf ettiklerini tespit etmişlerdir. Golbs ve arkadaşları hümik asitlerin risk içermeksizin, gebeler dahil, hayvanlarda hastalıklara karşı koruyucu ve “şifalı” bir etkiye sahip olduklarını bulmuşlardır. Fakat halen hümik asitlerin kaynağının alifatik mi, aromatik mi veya polisakkaritlerden mi veyahut da ligninden mi olduğu tartışması devam etmektedir. Küçük mekanizmalarla polimer gelişimini modelleyen bazı teşebbüsler olmasına rağmen hümik asitlerin temel bloklarının birincil veya ikincil yapısını teyit eden önemli raporlar bulunmamaktadır. Çalışmalar olanca hızıyla devam etmektedir.
Eski zamanlardan günümüze kadar tarımla uğraşan insanların tümü bilinçli veya bilinçsiz mahsül yetiştirmede organik maddelerin topraktaki faydalarının farkında idiler.
Fakat organik maddenin kimyası ve fonksiyonları 18 ci yüzyıldan itibaren yapılmış olan araştırmalarla bir tartışma konusu oldu. Liebig’e kadar humusun bitkiler tarafından doğrudan alındığını varsaymışlardır. Fakat Liebig bitki beslemede organik maddelerin önemini bildirdikten sonra esasen inorganik maddelerle bitkinin beslendiğini göstermiştir.
Birçok toprak bilimcisi organik maddenin içerdiği inorganik besin içeriklerini serbest bırakarak toprağın verimliliğini etkilediğini düşünmüştür.
150 yıldan fazla zamandan beri organik kimya hakkında birçok şey öğrenildi. Organik maddelerin kısmi olarak ayrıştırılması üzerine Sprengel tarafından yapılan ilk çalışmalardan bazıları günümüzde halen kullanılan metotların temelini oluşturmaktadır. Bu metotlar alkali ile çözünmeyen bitki artıklarından humusu ayırmak için %2’lik NaOH çözeltisi kullanmaktadır.
Bu humus kolloitinden hümik asit fraksiyonu inorganik asit ile çöktürüldükten sonra geriye saman sarısı fülvik asitler kalmaktadır. Hümik fraksiyonunun alkolle çözünen kısmı ise ülmik asit veya hematomelanik asit olarak isimlendirilmektedir.
Günümüzde toprak organik maddelerinin, özellikle hümik asitlerin faydalarının çoğu bilimsel olarak ispatlanmıştır.
Hümik asitler toprağın kimyasal, fiziksel ve biyolojik özelliklerini etkileyerek bitki gelişimine yardımcı olmaktadırlar.
Hümik asitlerin besleyici fonksiyonları özellikle makro ve mikro besin elementlerinin bitkiye geçişinde ortaya çıkmaktadır.
Hümik asitlerin biyolojik etkileri ise daha çok mikroorganizmaların aktivitelerini arttırılmasında görülmektedir.
Fiziksel ve kimyasal olarak ise iyi toprak yapısı oluşturmada, toprağa süzme kolaylığı sağlamasında, havalandırmada, nem tutmada, toprağın iyon değişiminde ve toprağın tamponlanmasında hümik asitler önemli roller oynamaktadırlar.
Toprağın bitkiler tarafından kullanışlı hale gelebilmesi için toprağın hümik asit içeriğinin oldukça yüksek olması gerekmektedir.
Fakat hümik asitlerin etkinliği ve faydaları topraktan toprağa değişmekte olup iklim ve ekim tarihi gibi çevresel şartlara bağlı kalmaktadır.
Tarihin ilk zamanlarından beri bitki ve hayvan kalıntılarının fosilleşmesi ile meydana gelen kömür, mineral madde tabakaları ile üst üste konularak basınca maruz kalan ve daha sonra katmanlar halinde oluşan humus türlerinin çoğunu içermektedir.
Kömür oluşma mekanizması şu şekilde açıklanmıştır:
Turba (peat) önce linyite, daha sonra bitümen kömüre ve sonunda da antrasit kömüre dönüşmektedir.
Bu oluşum bir ısıl işlem boyunca kısmi damıtma yöntemi ile doğal olarak meydana gelmektedir. Kahverenkli kömür veya linyit oluşma sistemi kimyasal ve fiziksel özelliklere göre değişmektedir. Kömür oluşumu ile alakalı kimyasal işlemler hakkındaki çalışmalar hümik asitler, fülvik asitler ve ülmik asitleri ilgilendiren değişik hipotezlere sebebiyet vermiştir.
Toprağın oluşumu ana kaya üzerindeki organik maddelerin farklı formlarının hareketi ile yakından alakalıdır. Biojeokimyacılar demir, kükürt, silis, fosfor ve diğer elementlerin doğal dönüşümünü sağlayan katılımcının mikroorganizmalar olduğunu birçok araştırmalarında göstermişlerdir.
Verimli toprağın üretiminde mineralizasyon boyunca gerekli besin maddelerinin ortaya çıkmasını sağlayan kaynak olarak hümik asitler çeşitli yönleri ile önemli rol oynarlar.
Bitki için besin kaynağı olmanın ve yapısal oluşumdaki oldukça önemli faktörünün yanı sıra, hümik asitler toprağın fiziksel özelliği (su tutma kapasitesi gibi) üzerinde temel bir etkiye sahiptir.
Ayrıca, hümik asitler iyon değişim kapasitesi ve tamponlama özelliği (pH dengesi) gibi fiziko-kimyasal özellikleri de büyük oranda belirlemektedir.
Bu özellikler sadece bitki besin maddelerinin bitki tarafından alınması ve toprakta tutunmasını sağlamakla kalmaz, toprak tuzlanmasının (asiditesinin) olumsuz etkilerinden de korumaktadır.
Yeterli düzeyde hümik asit içeren bir toprağın bitki gelişimi ve büyümesine olumlu ve net bir etki sağlayacağı kati delillerle ortaya konmuştur.
Üre Gübre
Üre gübresi, bitkilerin azot ihtiyacını karşılamak için kullanılan bir besin olarak tanımlanıyor. Bitkinin gelişiminin hızlanmasına yardımcı olan, canlılık veren, fotosenteze yardımcı olan ve verimi artıran ürün, gelişimin tüm evrelerinde ekine destek veriyor. Hemen her ekinde kullanımı tercih edilen üre gübresi, üre eksikliğinde yaşanan sorunların önüne geçiyor. Üre yetersiz olduğunda, ekinlerin gelişiminde yavaşlama, yapraklarda solma, verimde azalma görülebiliyor.
Üre Gübresi Çeşitleri Nelerdir?
Üre gübresi içinde yüksek oranda azot bulunduran gübreye deniyor. Ancak iki ve üç besinli kompoze gübreler de içinde genellikle üre gübresi bulunduruyor. Bu nedenle 20.20.0 (azot, fosfor) ve 15.15.15 (Azot, fosfor ve potasyum) gibi kompoze gübreler de, halk arasında üre gübresi çeşitleri içinde anılabiliyor. Kompoze gübrelerin bilinen anlamda üre gübresi olmadığı, forrmülünde bir bileşen daha bulundurduğunun altı çiziliyor.
Üre Gübresi Faydaları Nelerdir?
Üre gübresi, ekinlerin gelişimini hızlandırıyor, boy yapıcı, kök geliştirici etki vadediyor. Meyve ve dane gelişiminde önemli rol üstlenen üre, özellikle hububat ve mısır ekiminin temel destekleri arasında yer alıyor. Bingöl Üniversitesi’nin Bitki Besleme ders notlarına göre, üre gübresi faydaları sayesinde dünyanın dört bir yanında giderek daha yaygın bir şekilde kullanılıyor. Yaygınlaşmaya sebep olarak özellikle dört neden olduğunun altı çiziliyor:
Ürenin yüksek dozda azot bulundurması nedeniyle kullanımı tercih ediliyor.
Üre gübresi, tarım araçları üzerinde daha az paslandırıcı etki yapması nedeniyle tercih ediliyor.
Fiziksel özelliklerinin uygunluğu üre gübresini daha cazip hale getiriyor. Suda hızlı çözünebilme, pratik uygulama üre gübresinin avantajlarını oluşturuyor.
Birim azot üzerinden incelendiğinde, üre gübresi çok daha ucuza mal oluyor.
Ayrıca üre gübresinin yanıcı olmaması nedeniyle depolama riskinin olmaması ve nötr pH özelliği sayesinde ekine zarar vermemesi önem arz ediyor.
Doğru uygulamada üre gübresi zararları söz konusu olmuyor. Ancak toprak altı uygulama sırasında eğer gübre ekinin köküne veya ekilen tohuma denk gelirse bitkiye zarar verebiliyor. Tohumun çimlenmesi bozuluyor veya tamamen engelleniyor. Fazla üre gübresi uygulaması toprağı asidik hale getirebiliyor ve doğal verimi azaltıyor. Çok fazla kullanımda ekinde yanma görülebiliyor. Ürenin yoğun, fazla ve gereksiz kullanımının çevre için de zararlı olabileceği, atmosferi kirletici etki verebildiği belirtiliyor.
Üre Gübresi Ne Zaman ve Nerelerde Kullanılır?
Güzlük ekim için azotlu gübre kullanılacağı zaman, amonyum sülfat veya üre gübresinin kullanımı öneriliyor. İlkbahar ve yaz gübrelemelerinde ise amonyum nitrat kullanımı tavsiye ediliyor. Uzmanlar, azotlu gübreler arasında verim açısından çok ciddi fark olmaması nedeniyle, biri bulunamadığında diğer azotlu gübrelerin tercih edilebileceğini vurguluyor. Üre tercihen yağışlı bölgelerle kullanılıyor, ancak geçit ve kurak bölgeler için de uygun görülüyor. Kurak bölgelerde yağış öncesinde toprağa gömülerek tatbik edilmesi azot kaybının önüne geçiyor.
Bitkilere daha yarayışlı olabilmesi için bakteriler tarafından reaksiyona girmesi ve amonyum ve nitrata dönüştürülmesi gerekiyor. Bu nedenle üre gübresi, diğer gübrelerden daha erken zamanda uygulanıyor. Reaksiyon yani kimyasal dönüşüm sırasında, üre üst gübre olarak kullanıldığında, besin toprak yüzeyinde kalıyor ve %30’a varan oranda gaz halinde azot kaybı yaşanıyor. Özellikle kireçli ve kumlu topraklarda uygulama yapılırken bu soruna karşı dikkatli olunması öneriliyor. Benzer bir şekilde hava sıcaklığı yüksek olduğunda da azot kaybının yüksek olacağının altı çiziliyor.
Azotlu gübreler arasında yer alan üre gübresi, pH bakımından nötr özellik taşıyor. Hemen hemen tüm; tahıllarda, meyvelerde, sebzelerde, ekinlerde kullanılabiliyor. Ekimle beraber, ekim öncesinde, toprak altı veya toprak üstü uygulamayla verilebiliyor. Üre gübresinden etkin bir şekilde faydalanabilmek için azot kaybının azaltılması önem arz ediyor. Gübre verildikten sonra toprağın hemen karıştırılması tavsiye ediliyor. Ürenin fazlaca verilmesi gereken durumlarda, gereken miktar birkaç kısma bölünerek uygulanıyor. Üre gübresi eğer toprak yüzeyine serpilecekse, hava sıcaklığına, sulamaya dikkat etmek gerekiyor. Hatalı sulama nedeniyle gübre toprağın derinlerine inebiliyor. Güneşle beraber buharlaşıp belli oranda kaybolabiliyor.
Üre gübresi ne zaman atılır?
Bu nedenle üre gübresi hangi ayda atılır sorusunun net bir yanıtı bulunmuyor. Üre gübresi özellikle baharda kullanılıyor. Ancak yaz aylarında da diğer gübreler yerine kullanımı tercih edilebiliyor. Ekinlerin gelişim evrelerinin tümünde yararı görülen üre, ekimde, ekim öncesinde, sonrasında, toprak altı veya toprak üstü uygulamayla verilebiliyor. Uygulamalar sırasında özellikle azot kaybının önüne geçmek önem arz ediyor. Azot kaybının nasıl önleneceği bilgisine yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Üre gübresi dekara ne kadar atılır?
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Gübre Tavsiyeleri belgesine göre, toprak analiz raporunda çıkan saf madde ihtiyacı miktarına göre dekara atılacak gübre belirleniyor. Üre gübresi kullanılacaksa, analizden çıkan saf madde miktarı 2.2 ile çarpılıyor. Örneğin eğer gerekli azot miktarı saf madde olarak 6 kilogramsa, üre miktarı 6x2.2=13.2 kilogram olarak hesaplanıyor. Yani bir dekara 13.2 kilogram üre gübresi atılması gerekiyor.
Üre Gübresi Depolama şartları
Üre gübresinin ısı ve ışık kaynaklarından uzakta, kümeler halinde istiflenmesi öneriliyor. Üst üste en fazla 15 çuval koyulması gerekiyor. Çuvalların zeminle teması ızgaralarla kesiliyor. Aralarda en az 1 metre mesafe bulunması şart koşuluyor. Gübreleri, kuru ve iyi havalandırılmış depolarda saklamak, alanda sigara içmemek önemseniyor. Üre gübresinin amonyum nitrat ve diğer kompoze gübrelerle bir arada, kapalı ortamda stoklanmaması gerektiğinin altı çiziliyor.
SIVI GÜBRE
Bitkilerin ihtiyaç duyduğu herhangi bir besinin toprağa sıvı şekilde verilmesine ve kendisi de sıvı olan gübreye denir. Kullanımında dikkatli olunması gereken organik sıvı gübre toprağa ya da yapraklara çeşitli yöntemlerle verilir. Toprak ile harmanlanarak ya da yapraklarına püskürterek kullanılır. Sıvı gübreler mevcut hayvan gübresine bazı bitkilerin karıştırılması ile meydana gelir. Tamamen doğal ve ekolojik bir yapıya sahiptir. Katı gübrelere göre sıvı gübreler daha avantajlıdır. Çünkü sıvı gübreler bitkiler tarafından daha kolay emilir ve daha çabuk etki eder. Bitki üzerindeki etkisi de daha hızlı gözlenir. Bu nedenle de daha fazla tercih edilen gübre çeşididir.
Sıvı Gübrelerin Avantajları Nelerdir?
Diğer gübrelere oranla sıvı gübrenin uygulaması daha kolaydır.
Toprak ve yaprak tarafından daha hızlı ve kolay emilir.
Sıvı gübre uygulanan toprak, daha önceden kimyasal bir gübreleme uygulanan bir toprak ise, toprağın bir önceki kimyasal gübreden arınmasına ve temizlenmesine yardımcı olur.
Sıvı olması sebebiyle bitki toprağının ve gövdesinin su kaybını büyük ölçüde azaltır.
Katı ve toz gübrelerin fazla kullanılması durumunda bitkiye zarar verdiği görülmektedir. Oysa sıvı gübreler de fazla uygulama olsa bile, toprak tarafından hızlı emildiğinden ve su ile çabuk ayrıştığından fazlası bitkiye ve köklerine zarar vermez.
Organik tarıma geçilmesini hızlandıran bir gübreleme şeklidir.
Organik Sıvı Gübrelerin Kullanım Şekli Nasıldır?
Çözelti halinde (sıvı) bulunan organik sıvı gübre, doğrudan, sulandırarak veya direk toprağa püskürtülerek uygulanabilir. Gübreleme direkt bitkinin yapraklarına, gövdesine ve toprağına uygulanır. Bazı çeşitleri su ile seyreltilerek kullanılırken, bazı çeşitleri direk uygulanabilir. Sıvı gübreler içerisinde bulunan makro ve mikro besin elementlerine göre tek sıvı gübreler ve Kompoze sıvı gübreler olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Tek Sıvı Gübreler
Amonyum nitrat çözeltisi veya kalsiyum klorür çözeltisi tek sıvı gübreye verilebilecek en güzel örnektir.
2. Kompoze Sıvı Gübreler
NP gübre çözeltisi (azot-fosfor) veya NPK gübre çözeltisi (azot-fosfor-potasyum) kompoze sıvı gübrelere en iyi verilecek örneklerdir.
İçerdiği elementlere göre ayrıştırılan sıvı gübreler, tarım kooperatiflerinden, ziraat odalarından vb. yerlerde alabileceğiniz kolaylıktadır. Piyasandan ambalajlı ve kullanım dozu ayarlı olarak bulabileceğiniz sıvı gübreyi evde kendiniz yapmanız da mümkündür. Sıvı gübre hazır alınmış olsa da evde yapılmış olsa da uygulama şekli bitkiye göre değişkenlik göstermektedir. Her bitkinin ihtiyaç duyduğu besin farklı olduğu gibi ihtiyaç duyduğu organik sıvı gübre oranı da farklıdır. Kendinizin yapacağı gübrede ekleyecek olduğunuz maddelerin oranlarına ve hangi bitkilerde kullanılacaksa ona göre ilaveler yapılmasına özen gösterilmelidir.
Bitkilere Göre Sıvı Gübre Kullanımı Nasıl Olmalıdır?
Seralarda yetiştirilen domates, patlıcan, salatalık, biber ve diğer sebzeler için, ilk sulamadan başlayarak her sulamada, dekara 2-3 kg sıvı gübre uygulanmalıdır.
Açık alanda yetiştirilen domates, patlıcan, salatalık, biber ve diğer sebzeler için, ilk sulamadan başlayarak çiçeklenme bitene kadar 4-5 kez uygulanmalıdır. Dekara 8-10 kg sıvı gübre yeterli olmaktadır.
Soğan ve sarımsak için, topraktan çıkışında tek sefer uygulanmalı ve dekara 5-7 kg sıvı gübre uygulanmalıdır.
Patates için, ilk sulamadan başlayarak çiçeklenme bitene kadar 3-4 kez uygulanmalı ve dekara 6-8 kg sıvı gübre kullanılmalıdır.
Mısırda ve tahıllarda kardeşlenme öncesinde ve tek seferde dekara 6-8 kg sıvı gübre
Çay, filiz vermeden 15 gün önce dekara 6-8 kg sıvı gübre uygulanmalıdır.
Ayçiçeği, Tütün ve pamuk için ilk sulamadan başlayarak çiçeklenme bitene kadar dekara 2kg sıvı gübre uygulanmalı ve 3 kez tekrarlanmalıdır.
Etiketler: Organik Sıvı Gübre, sıvı gübre, organik gübre, dap, azotlu gübre, gübre fiyatları, gübre önerileri, katı gübre, gübreler, gübre çeşitleri, gübreleme programları, Şelatlı, Şelatlı gübre, azotlu gübre
Potasyumlu gübre
Potasyum gübre, içeriğinde yoğun olarak bitkinin ihtiyaç duyduğu potasyum elementi olan gübrelere denilmektedir. Bitkilerin ana bileşen ihtiyacı olan potasyum, özellikle mısır yetiştiriciliğinde aranmaktadır. Toprak içinde yapılan analizler neticesinde, ya toprak yapısı ya da iklim değişikliği nedeniyle potasyum eksikliği tespit edilebilmektedir. Görülen potasyum eksikliği ise bitkilerden elde edilecek ürünün verimini desteklemek amacıyla önem arz etmektedir. Bitki metabolizmasının sağlıklı bir şekilde işlemesi için gerekli olan ana bileşen potasyum, bitkinin su tutmasına yardımcı olmaktadır. Ayrıca bitkinin dirençli yapısı potasyum eksikliğinde azalmaktadır. Böylece zararlılara karşı savunma mekanizması güçsüz ve direnci düşük bir hale dönüşmektedir.
Akıllı gübre
Akıllı gübre, üretimi esnasında ileri teknoloji kullanılan ve bileşiğindeki granül yapısından ötürü de kullanımı kolay olan bir çeşididir. İçeriğinde yer alan granül yapısının üstüne kaplanmış olan Leonardit toprağın organik madde yönünden zenginleştirilmesi gerçekleştirilmektedir. Ayrıca topraktaki hümik asit derecesinin kontrolünün sağlanmasından dolayı da hem uzun süreli bir etkiye sahiptir. Uçuculuk özelliği bulunmayan bu kemre, aynı zamanda toprakta bulunan kil oranını da azaltmaktadır. Toprak içerisinde yer alan zararlı mantarlar ile bakterilerin çoğalmasını ve üremesini de engellemektedir. Toprak içerisindeki tuzun zararsız bir hale dönüştür iken aynı zamanda toprağın PH değerini de düzenlemektedir. En uygun şekilde tohum yatağını hazırlamakta ve bitkinin köklerinin havalanmasını sağlamaktadır.
Mikrobiyal Gübre
Mikrobiyal gübre, fungus yahut ta bakteriler gibi mikroorganizmaların ya genetiği değiştirilmiş ya da doğal yollarla elde edilmiş bileşimi üstünden yahut ta özel besi ortamlarındaki solüsyonlar ile hazırlanarak tarım üreticisine sunulmakta olan bu organizma kültürlerine denilmektedir. Bu çeşidinde bulunan mikroorganizmalar, bitkilerin besin emilimini arttırmaktadır. Ayrıca bu türü, topraktaki bulunan biyolojik çeşitliliğin geri kazanılması maksadıyla da kullanılmaktadır. Bunun sayesindeki tüm bitkiler sağlıklı bir ortamda büyümektedir. Bu çeşidin en önemli özelliği ise, hiçbir şekilde kirliliğe neden olmamasıdır. Ekonomik yapısının yanı sıra çevreci bir yapıya da sahip bulunmaktadır. Bitki için önemli bir besin maddesi olan ve toprakta çok az bulunan fosforun, bitkiye kazandırılmasını sağlamaktadır.
Bitkisel Gübre
Bitkisel gübre, bitki ve bitki türlerinin beslene bilmesi ve gelişimini sağlaya bilmesi adına ihtiyaç duyduğu maddeye denir. Toprakta yetişen tüm bitki yahut ta meyvelerin, gerek ürün olarak gerekse de bir bütün olarak çürümesi ile metabolizmalarının mikroorganizmalar tarafından toprağa fayda sağlayacak hale getirilmesi işlemi olarak da tanımlanmaktadır. Toprağın yapısını bozmayan ve tamamen doğal olan bu kemre çeşidi, aynı zamanda çevre dostudur. Toprak içerisinde zararlı atık bırakmamaktadır. Toprağın besleyici değerlerinin ve humus kalitesinin artmasına ve ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bitkilerin en doğal şekilde besin maddelerine erişimini sağlayan kemre çeşitlerinden biridir. Çok yönlü bir besleme sağlayan bu çeşidi, hem toprağı hem bitkiyi hem de toprak içerisindeki mikroorganizma canlılarını beslemektedir.
Gübre satış
Gübre satış, ülke içerisindeki tarım sektöründe yer alan paydaşların, üretimlerindeki kaliteyi arttırmak amacıyla gerçekleştirilmektedir. Kullanılan gübreler ve çeşitlerine göre değişkenlik gösterse de, üründe kaliteyi arttırdığı gibi aynı zamanda verimliliği de sağlamaktadır. Satış noktalarında, bitkisel çeşitlerinin hemen her türü yer almaktadır. Ayrıca, kullanılacak bitkisel ürüne bağlı olarak mikrobiyal çeşitleri de yer bulmaktadır.